Dosya

Bozkırın Göçebe Ev Sahibi: Türkmen Kültürü

Göçebe kültürün en başta gelen hayatta kalma şekli avcılık olduğu için et yemekleri, tarihte kayda değer bir yer taşımış Türkmen mutfak kültüründe.

Published

on

Göçebe bozkır kültürünün tarih boyu en önemli figürlerinden biri Türkmenler. Oğuz Boylarından bu yana Orta Asya’dan Anadolu’ya geniş bir coğrafyada yaşam süren, geçmişte göçebe bugün ise çoğunluğu yerleşik yaşayan Türk halklarıdır Türkmenler…

Türkmenlerin soyu Orta Asya’nın büyük bir kesimi olan Batı Türkistan’da yaşayan Oğuzlara dayanıyor. Şöyle bir yaşam alanlarına bakıldığında Sibirya stepleri üzerinden Güney Rusya ve İdil içlerine kadar ilerleyen Türkmenler bugün ise çoğunlukla Türkmenistan’da ve daha azınlık olarak Tacikistan, Özbekistan, Kazakistan, Afganistan, İran, Suriye ve Türkiye’de yaşamakta.  Göçebelik faktörünün yanı sıra 70 yıl boyunca SSCB (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği)’ne bağlı yaşayan Türkmen mutfağının karakteristik özelliklerini bir nebze kaybetmiş olması nedeniyle tüm bu bölgelerdeki kültür ve ananeler ile entegre olmuş bir mutfak çıkıyor karşımıza.

Türkmen Sofrasının Olmazsa Olmazı; Et…

Göçebe kültürün en başta gelen hayatta kalma şekli avcılık olduğu için et yemekleri, tarihte kayda değer bir yer taşımış Türkmen mutfak kültüründe. Yerleşik hayata geçince de et yemekleri baki kalmış. Günümüzde de Türkmenlerin faydalandığı et türleri bölgelere göre değişkenlik gösterse de genel olarak keklik, yaban ördeği, yaban kazı, ceylan, geyik, tavşan, balık vb… Aynı sebeplerden dolayı hayvansal yağ kullanımı da oldukça yaygın bu kültürde. Her ne kadar son yıllarda pamuk yağı üretimi artmış da olsa en çok tüketilen yağ çeşitleri sade yağ, kuyruk yağı ve iç yağı… Türkmen mutfağında et yemeği denince akla gelen ilk tarif ise “katıldı aş”tan türeyen “katıklaş” adı verilmiş olan sulu ve pirinçli et yemeği.

Türkmen kültüründe eti uzun süre muhafaza etmek için çoğunlukla kullanılan iki yöntem var: “Karın” (koyun işkembesi) içinde saklama ve tuzlayarak saklama. Et kuşbaşı doğranıp kendi yağında kavrulur ve bu ‘kurma’ yani kavurma ‘karın’ içerisinde saklanır. Tuzlama yönteminde ise et kemiğinden ayrılır, ince ince dilimlenir, tuzlanıp güneşte kurutulduktan sonra bu şekilde muhafaza edilir.

Kış mevsimi sona ererken, hayvanlar yavrulamaya başladığında süt ve süt ürünlerinden yapılan yiyecek ve içeceklerin de dönemi gelmiş olur. Bahar, yaz ve sonbahar döneminde daha çok tüketilen bu ürünler arasında katık, goyutmak (ağız), çal, ayran, gaymak, süzme (torba yoğurdu), gurt gibi ürünler var. Deve sütünden hazırlanan ayran ve kaymak ise süt ürünlerinin en değerlilerinden ve genellikle misafirlere ikram ediliyor.

Son yıllarda artan sebze üretiminin yanı sıra turfanda sebzecilik yok denecek kadar az Türkmen kültüründe.

İlk pişen ekmek misafirin hakkı.

Tüm Türk boylarında olduğu gibi Türkmen mutfağının diğer önemli elemanı ise bozkır kültürünün gözbebeği ekmek. Tandır bu kültürün mimarı. Hemen her evde bulunan tandır leziz ekmeklerin sıcacık yuvası. Sütlü, yumurtalı, yağlı ekmek çeşitleri ve Petir ekmeği yaygın olarak üretilen ekmeklerden. Ekmek demişken yaygın bir kuraldan bahsetmemek olmaz: İkram edilen ekmeği misafir iki elle bölmeli Türkmen kültüründe; aksi durumu günah olarak kabul ediliyor ve ilk pişen ekmek ev halkı dışında kimseye ikram edilmiyor.

Ekmek yapılırken “kendirik”te (bir dokuma türü) un, kepeğinden ayrılmak üzere eleniyor, “hamir çanak” adı verilen tahta kap içine konulduktan sonra su, tuz ve maya ile yoğruluyor. Ekmek daha iyi pişsin diye “dürtgüç” (uzunca çiviler bulunan bir tür alet) ile hamur üzerinde delikler açılıyor.

Türkmen kültüründe günlük bir tatlı yeme alışkanlığı yok desek, yanlış söylemiş olmayız. Tatlı yerine daha çok taze ve kuru meyve tüketmeyi tercih eden Türkmenler, tatlı tariflerini ise misafirlerine ve özel günlere saklıyor. Örneğin düğünlerde gelinin arkadaşlarınca yapılan hafif bir hamur tatlısı olan “şekşeki” ve kız evlendikten 40 gün sonra damadın akrabalarınca hazırlanıp kızın ailesinin evine ‘ilişkiler tatlı olsun’ diye götürülen “katlama” Türkmen mutfağının önemli tatlılarındandır. Un, süt ve yumurta ile hazırlanan ve tandırda pişirilen “külçe”, katlamanın başka bir versiyonu olan “possuk” ve daha çok çocukları için pişirilen “pişme” ise diğer tatlı türlerinden.

Toyda bolluk için çift, matem tekrar yaşanmasın diye tek tabak…

Orta Asya kökenli en kalabalık ve geniş Türk boyu olan Oğuzların birçok geleneğini sürdüren Türkmenlerin mutfak kültürü de aynı oranda önemli. Mutfak adeta Türkmenlerin hayatlarının içinde. Gelenekler, adetler bir köşesinden kenarından mutfakla buluşuyor. Her özel veya acı günde yine mutfakla bağdaşan kurallar devam ediyor. Örneğin düğünde ikram esnasında “toyda bolluk olsun” diye tek tabak değil iki tabak, cenazelerde ise tam tersine “başka ölüm olmasın, toplu ölüm olmasın, sırasız ölüm olmasın” diye iki değil tek tabak taşınıyor.

Bir diğer örneği ise çayla alakalı verebiliriz. Her akşam üstü mutlaka tüketilen çay da bu kültürün temel taşlarından. Türkmenler çayı “çeynek”te içerler.  Yaz kış yoğunlukla tüketilen çay, cenazelerde ise çeyneklere yarım konur, tam doldurulmaz.

Kış sonunda hayvanların yavrulamasıyla başlayan; bahar, yaz ve güz aylarında çoğalan süt ve sütten yapılan yiyeceklerle içecekler Türkmen mutfağında önemli bir yere sahiptir. Bunlar arasında da katık (yoğurt), goyutmak (ağız), çal, ayran, kaymak, süzme ya da torba yoğurdu ilk akla gelenlerdir.

Yeni evliliklerde ise bunlar gibi hoş adetler mevcut. Örneğin gelin yeni evine geldiğinde sağ elin sarı yağa, sol elini soğuk una batırır ki yeni ocağına bereket getirsin.

Türkmen geleneğine göre ikram sırasında bir tek tabak taşınmaz ya iki taşınır ya da tek tabak varsa mutlaka iki elle tutulur. Böylece “Düğünde, toyda bolluk olsun, bereket olsun yeni toylar kurulsun.” denmiş olur. Cenaze merasimlerinde ise tabaklar mutlaka tek elle taşınır. Bunun anlamı da “Başka ölüm olmasın, sırasız ölüm gelmesin.”dir…

Tuz ise bereket ve uğurun simgesi Türkmen kültüründe. Yeni bir eve gidilirken önce tuz götürülüyor, tuza basmak yerde tutmak günah sayılıyor, cenaze evlerinde bile misafirler mutlaka biraz tuz tadıyor. Türkmenler gelenek ve göreneklerini bu geniş ve bir o kadar mütevazı mutfak kültürü ile bir tutmuşlar. Bu kültürü sırtlarında kendilerinden bir parça olarak oradan oraya taşımışlar, geliştirmişler, özelleştirmişler. Türkmenler kültürlerine, yüzyıllar öncesinden süregelen tariflerine sahip çıkmışlar yapabildiklerince. Bu da onları değerli kılıyor bence; siz ne dersiniz?

Türkmen Pilavı:
İçindekiler:

4 su bardağı pirinç
500 g kemiksiz et
1 su bardağı çiçek yağı
4 orta boy kuru soğan
½ kg havuç
Tuz
Hazırlanışı
Kemiksiz et kuşbaşı doğrandıktan sonra soğuk suda yıkanıp tuzla karıştırılır. Sıvı yağ iyice ısıtılır, etler hafif kavrulur, üzerine ince soğan doğranır, soğan pembeleştikten sonra kibrit çöpü şeklinde kesilmiş havuçlar konur, üçü bir arada kısık ateşte kavrulur. Havuçlar iyice yumuşadıktan sonra kaynamış su konur, açık olarak 15 dakika daha kaynatılır. Ayrı bir yerde pirinç ayıklanır, soğuk suda yıkanır, kaynayan tencereye konulur, tenceredeki su pirincin iki parmak üzerinde olmalıdır. Gerekirse sıcak su ilave edilebilir. Orta ateşte suyu çekilinceye kadar pişirilir. Suyu çekilmeden önce tuz konur. Suyu çekildiğinde kapak sıkıca kapatılıp ateş kısılır. 10- 15 dakika sonra kepçe ile sadece üzeri karıştırılır, tekrar kapatılır. 20 dakika daha demini alması için beklenir.

Türkmen Kavurması

Yuvarlak ve ortası çukur sacın etrafına bilek kalınlığında hamurdan bir halka çevrilir ve yapıştırılır. 
Yağlı kuzu eti ufak kemikleri ve kuyruğu ile lokma lokma doğranıp sacın ortasına konulur. Üzerine tuz ve biber ekilip ara sıra tahta kaşıkla karıştırılır. Suyunu salıp çektikten sonra devamlı olarak çevrilerek kavrulunca, kavurmalar sacın etrafına çekilir. Ortasında kalacak olan yağının üzerine büyük kemiklerin suyu ve kabarmış nohut ile ilik gibi pişirilmiş bulgur pilavını dökülüp, yağ ile karıştırılır. 

Not: Türkmen kavurması yoğurtla daha lezzetli olur. Bu yüzden sofrada koyun yoğurdu bulundurmanız tavsiye edilir.

Katlama

Malzemeler
1 k un 
3 yumurta 
1 çorba kaşığı toz şeker 
100 g ekmek mayası (taze maya) 
1 su bardağı su 
Sıvıyağ 
Tuz 

Hazırlanışı
Mayayı ılık suda kabarmaya bırakılır. Un elenip mutfak tezgahının üzerine konulur ve ortası havuz gibi açılır. İçine yumurta, toz şekeri, tuz ve kabarmış maya koyulur. Yumuşak ve elastiki bir hamur elde edilinceye kadar iyice yoğurulur. (Gerekirse bir miktar daha su ilave edebilirsiniz.) Yumruk büyüklüğünde parçalar koparılarak, unlanan hamur tahtasında yarım santim kalınlığında açılır. Bir fırça ile üstü sıvıyağ ile yağlanır. Bir kenarından tutulup yuvarlayarak katlanır. Elde edilen katlanmış hamur bir ucundan başlanarak kendi etrafında kıvırılır. Tekrar oklava ile serçe parmak kalınlığında ve tatlı tabağı büyüklüğünde açılır. Tavada bol sıvıyağı kızdırılır. Katlamalar içine atılır ve çevrilerek iki tarafı altın rengi oluncaya kadar 4-5 dakika kızartılır. Kızarmış katlamalar tabağa alınır ve üzerlerine toz şeker serpilerek sıcak servis yapılır. İsteğe göre toz şekere toz tarçın katılabilir.

_Mutfak Magazin | Sayı 8 | Haziran Temmuz | Ufuk Akgün

Tüm hakları saklıdır © 2019 Mutfak Magazin